Media Center
 
MEDIA CENTER / PRESS RELEASES PRESS RELEASES

2016 Bakliyat Yılı Reis Gıda Basın Toplantısı

 

Reis Gıda Firması tarafından İstanbul'da, 2016 yılında bakliyat üretiminin ve tüketiminin arttırılması konulu basın toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya firmanın Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, Reis Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun, Diyetisyen Duygu Cebeci ve Nielsen Türkiye Müşteri Çözüm Ortağı Satış Etkinliği Alışverişçi ve Sadakat Araştırmaları Lideri Elçin Deryal katıldı. Toplantıda bakliyatın Türkiye'deki tüketim ve üretim verileri, dünya ile Türkiye arasındaki farklar ve bakliyatın faydaları üzerine yapılan araştırmaların sonuçları detaylı olarak paylaşıldı.

  Mehmet Reis, Birleşmiş Milletler tarafından 2016 yılı, Türkiye'nin önerisi ile 'Bakliyat Yılı' ilan edildiğini belirtti. Bakliyatın özelikle açlığa çare olduğu için, sağlıklı beslenmede önemi için ve azalan bakliyat üretimini ve tüketimin arttırmak için böyle bir yıl düzenlendiğini söyledi.

  Türkiye'deki üretim ve tüketimi değerlendiren Reis, "Önemli olan bakliyatın Türkiye'deki durumu. Özellikle şu an Türkiye'de, ekili alanlarımız her geçen gün azalıyor. Oysa 25 yılda dekar başına (kg) alınan verimlilikte, buğdayda yüzde 34, çeltikte (pirinç) yüzde 83, kuru fasulyede  yüzde 104, nohutta yüzde 32, kırmızı mercimekte yüzde 64, son yıllarda ekimi azalan yeşil mercimekte dahi yüzde 56 artış yaşandı. Burada önemli olan bakliyat ekim alanlarını tekrar kazanmak ve oraya bu ürünleri ekmek. Kuru bakliyatta üretim 2 katına çıkarılırsa, ihracatta 1.5 milyar doları yakalarız. Bakliyat ekim alanlarına, başka ürünler ekiyor. Buğdaya baktığımız zaman yüzde 30'ları geçmiş. Biz diyoruz ki, dekar başına artan verimlilik, eğer Türkiye'de en iyi çiftçilik ve ekim yapılıyorsa o zaman biz 90'lı yıllar öncesinde olduğu gibi 2'ye ve 3'e katlarsak, üretimimizi arttırırsak Türkiye, kendi tüketicisine yeterli derecede bakliyat sunacak ve aynı zamanda bunu satıp, eskiden olduğu gibi çok ciddi oranda döviz elde edebilecek. Benim iddiam şu: Çiftçilerimiz özellikle bu toprakları talep ediyor. Bu toprakları biz alalım. Bu topraklara artık bakliyat ekelim. Başka ürün ekilecekse, başka alanlarda da ekilebilir. Her sene bakliyat üretimi ve tüketimiz azalıyor. Bundan 25 yıl önce, 9 kilogram kişi başı mercimek tüketilirken şimdi 6 kilogramın altına inmiş durumda. O zaman Türkiye obez oluyor ve sağlıklı beslenmiyor. Osmanlı'nın vazgeçilmezi temel gıda maddeleri nohut, fasulye, mercimek. Bunlar halkımızın beslenmesi için son derece önemli. Biz üretimi arttırsak ciddi oranda satış yapabiliriz. Yurtdışında Türkiye'de üretilen ürünlere ihtiyaç ve talep var. Bu talep doğrultusunda bizim üretim yapmamız gerekiyor" şeklinde konuştu.

 

  "Kırmızı mercimekteki protein, etteki proteinle eş değer"

  Türkiye ile dünyayı bakliyat tüketimini bakımından karşılaştıran Reis, "Türkiye çok az tüketiyor. Dünyaya baktığımız zaman, Çin'de, Pakistan'da, Kore'de, Japonya'da 60 kilo ile 100 kilo kişi başı pirinç tüketimi varken, Türkiye'de 9,3 kilo tüketiliyor. Biz daha çok buğday ve unlu mamuller tüketen ülkeyiz. Kuru fasulye ve nohuda geçtiğimiz yıl baktığımız zaman, bütün dünya ülkelerinde özellikle gelişmiş olan ülkeler etten bakliyata yöneldi. Etteki protein oranı bakliyatta var. Bu bitkisel bir protein. Kırmızı mercimekteki protein, etteki proteinle eş değer. Bunun bitkisel olması farklı bir özelliğini ortaya koyuyor. Dünya, bakliyata yöneliyor. Çin ve Hindistan pirinçten buğdaya ve bakliyata doğru yöneliş içinde" dedi.

 

  "Bakliyat açlığa çaredir"

  '2016 Bakliyat Yılı'nda üretim arttırmak için çalışmaların yapıldığını belirten Reis, "Dünyada 800 milyon insan aç. 1 milyar 300 milyon insan obez. Dünya nüfusuna baktığınız zaman 7 milyar 300 milyon. 2050 yılında bu rakamın 9 milyar çıkacağı ifade ediliyor. Yani üretimin en azından 2 kat artması gerekiyor. Ya da nüfus artışına paralel üretimin arttırılması gerekiyor. Bakliyat açlığa çaredir. Biz istiyoruz ki, Türkiye'de önce kendi tüketimimizi düşünerek bakliyat üretimini arttırmalıyız. Bunun için adımlar atmalıyız. Türkiye'de her ne kadar erozyon ya da tarım ilacı yok olsa da yine topraklarımız var. Biz suyumuza sahip çıkalım. Suyumuzu kirletmeyelim. Toprağımızı kirletmeyelim. Toprağımıza sahip çıkalım. Ekelim üretelim. Halkımız hem ucuza ürün tüketir hem de daha sağlıklı beslenir" şeklinde konuştu.

 

  Firma, 7 yıldır obezite ile mücadele ediyor

  Firma olarak, 1993 yılından itibaren birçok projenin içerisinde yer aldıklarını ve almaya devam ettiklerini kaydeden firmanın Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun ise, şunları söyledi:

  "Türk Kızılayı, Çocuk Esirgeme Kurumu, Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı, Sokak Çocukları, Kadın Sığınma Evleri gibi, birçok kuruma ve çeşitli projelere 23 yıldır destek vermekteyiz. Nielsen ile 2009 yılında yaptığımız araştırma sonucunda, toplumdaki obezite riskini gözlemledik ve obezite ile mücadele kararı aldık. Firma olarak, 7 yıl önce obeziteye karşı mücadeleyi başlatan ilk firma olmaktan çok büyük bir onur duyuyoruz. 2009 yılında 'Abur Cubur Olacağı Budur' ile başlayan 'Obezite Önlenebilir' kampanyamız, ardından 'Abur Cubura Karnımız Tok' ile devam etti. 2015 yılında başlatılan 'Ev Yemeği Sofrada, Hesap Ortada' kampanyamız ile 4 kişilik - 4 çeşit ev yemeği menülerinin fiyatlarının 15 TL ve 16 TL arasında değiştiğini belirttik."

 

  "Bakliyat, sağlığa dost, hastalığa şifa olur"

  Toplantıya katılan Diyetisyen Duygu Cebeci ise şunları kaydetti:

  "Atalarımızın sofra kültüründen gelen, Türk mutfağımızın vazgeçilmez gıdası, baklagillerdir. Baklagiller; bitkisel protein, kaliteli karbonhidrat içermesi ve besin çeşitliliği ile sağlığa dost, hastalıklara şifa olur. Özellikle son yıllarda çoğu ölümcül hastalıkların öncüsü haline gelen obezitenin tedavisinde, tercih ettiğimiz besin grubunun başında yer alır. Satın alma gücü açısından ekonomik olması da, obezite mücadelemizde her bütçenin faydalanabilmesi açısından kolay ulaşılabilir gıdadır."

 

  "Türk kadınlarının 4’te 1’i kendini kilolu olarak tanımlıyor"

  Gıda firması tarafından, Nielsen Türkiye firmasına Devlet Planlama Teşkilatı ve TÜİK’in belirlemiş olduğu düzey 1’i kapsayan 12 ilde, yemek yapmaktan sorumlu 20-65 yaş arası 1024 kadın tüketicinin katılımıyla 'Beslenme ve Kuru Gıda Tüketim Alışkanlıkları ve Marka Sağlığı Araştırması' 2015 yılında yaptırıldı.

  Türk kadınlarının 4’te 1’inin (yüzde 26) kendisini kilolu olarak tanımladığını kaydeden Nielsen Türkiye Müşteri Çözüm Ortağı Satış Etkinliği Alışverişçi ve Sadakat Araştırmaları Lideri Elçin Deryal, her 3 kadından 1’inin (yüzde 37) kilo vermeye çalıştığını belirterek, şu bilgileri verdi: "Kilo vermek içinse yüzde 38’i daha küçük porsiyonlar tüketmek, yüzde 35’i tatlıyı daha az tüketmek, yüzde 35’i hareket miktarını arttırmak, yüzde 29 yağlı gıdaları daha az tüketmek, yüzde 28 daha çok su tüketmek, yüzde 25 fast-food gıdaları daha az tüketmek, yüzde 22 karbonhidratlı gıdaları daha az tüketmek, yüzde 12 bakliyat ürünlerini daha çok tüketmek gibi yanıtlar verildi."

Just type your e-mail address to receive our newsletter regularly.